1 Kasım 2013 Cuma

Hayat, neden olmasın?



şöyle bir baktım da tam olarak bir ayı geçkin süredir yazı yazmıyorum. yazmaya da pek niyetim yoktu. bilen biliyor zaten. üzüldük, üzüldük ve en önemlisi yine üzüldük...

üzülmek bir yana hayal kırıklığına uğradık. alışmaya çalışıyoruz, alışacağız da muhtemelen.

bugün basın toplantısında seni izleyebilmek için okuldan erken çıktım. bütün planlarımı seni son kez ''galatasaray'ın'' hakkında konuşurken görebilmek için yaptım. allah'a şükür bir sıkıntı olmadı, izledik. izlerken ise duygulandık.

toplantıda şöyle bir laf sarfettin hocam, dedin ki; ''beni, hiç yüz yüze gelmediği hâlde çok iyi tanıyan galatasaraylılar var''. üzerime alındım hocam. babam da üzerine alınmış olacak ki sen o cümleyi sarfettikten hemen sonra yüzümüzde hafif bir tebessüm oluştu. ben az biraz duygulandım. ama 24 eylül akşamındaki gibi değil, bu kez daha güçlüydüm. öyle olmak gerekiyordu. sen de bunu isterdin eminim.

aslında ekleme yapılacak çok fazla şey de yok. seni içeren hikayelerim, anılarım anlatılacak kadar kısa değil. keşke daha fazla anımız olsaydı. insana yaşayamadığı başarıların, mutlulukların acısı daha fazla koyuyor.

senin sözlerinle bitiriyorum hocam...

''son sözüm; beni ben yapan, fatih terim'i ''imparator'' diye bağrına basan, iyi günde de kötü günde de daima yanımda olan muhteşem galatasaray taraftarına...

ben; ne sizden ne de galatasaray'dan ayrılmadım,ayrılmam. ben; ne sizi ne de galatasaray'ı bırakmadım, bırakmam!

şimdi elimi kalbime götürüyorum, elimi kalbime koyuyorum. galatasaray taraftarının benim için yaptıklarına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. 40 yıl içinde hakkım varsa hepsini galatasaray taraftarına ve galatasaraylılara helal ediyorum.

siz de hakkınızı bana helal edin...''

sonuna kadar helal olsun hocam! hem, belki yine kavuşuruz;

''hayat... neden olmasın?''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder