30 Haziran 2010 Çarşamba

Caner Erkin Fenerbahçe'de





Günlerdir konuşulan bir transferdi.Henüz resmiyete kavuşmasa da anlaşma büyük ölçüde sağlandı.Hatta Fenerbahçe'nin 18.00 deki çalışmasına katılacağı söyleniyor.


Caner'i geçen sezonun ikinci yarısında Galatasaray'da izledik.Rijkaard ,Caner'e çokça görev verdi.En kritik maçlarda onu oynattı lakin Caner henüz bu tarz büyük sorumlulukları tek başına almaya hazır bir oyuncu olmadığını gösterdi.Caner diyince aklıma karlı havada oynanan,ikinci yarının ilk haftasındaki Gaziantepspor maçı geliyor.Gerçekten müthiş oynamıştı o maçta hakkını vermek lazım.Ama sonrası tam bir hüsran.Hele ki sol bekte oynamaya başladıktan sonra,yaptığı gereksiz ortalar ve çektiği alakasız şutlar Caner'in gözden düşmesine neden oldu.Bunlara bir de Atletico Madrid maçında gereksiz yere gördüğü kırmızı kart eklenince,Galatasaray'da Caner'in biletini kesti.Bir de Arda ile idmanda yaşadığı tatsızlık var ki ona hiç değinmemek lazım.Burada sorulması gereken kritik soru Fenerbahçe Caner'den hangi mevkide yararlanmak isteyecek ? Eğer ki sol bekse;kimse kusura bakmasın Fenerbahçe taraftarı Caner'i bitirir.Vederson'u bek olarak beğenmeyenler,Caner'den medet umamaz çünkü.Eğer ki değerlendirilme tercihi sol açık olursa orda bir ihtimal şansı olur Caner'in.Aylardır oynamayan ve ne zaman toparlanacağı belli olamayan Uğur Boral'la yaşayacağı rekabeti Caner rahat kazanır.Ama aynı savruk oyun tarzı ve gereksiz şutlar devam ederse yerini bu sefer Uğur Boral'a değil,Deivid'e kaptırır !

Caner'in akıllı olması lazım.Galatasaray'da iyi kötü kendini gösterme fırsatı buldu.Hemen ardından,Fenerbahçe ona bir şans tanıdı.Eğer burada da seviyesini ileri çekemezse, ileride Türk futbolunda kaybolan yeteneklere Caner Erkin'i de eklemek zorunda kalabiliriz...

Sami Yen'e Veda

''Ne maçlar yaşandı
Dünya cehennemi burda tanıdı
Elveda Sami Yen
Bir gün geri geleceğiz yeniden''


Galatasaray;Ali Sami Yen stadı bakımda olduğundan dolayı 1 sezonluğuna(bizim için asırlar sürdü!) Olimpiyat stadına göç etmek zorunda kalmıştı hatırlayacağınız üzere.Taraftarı,yönetimi,futbolcusu kim varsa, Aslan arma için artık Ali Sami Yen'de değil Olimpiyat stadında mücadele etmek durumundaydı.Belki o an için,Olimpiyat Stadı bize yeni bir heyecan, bir yenilik imkanı sunuyordu ama kısa vadede bunun böyle olmadığını anladık..Bize yenilikler sunduğunu sandığımız Olimpiyat Stadı'nın başımıza binbir felaketin geldiği ve bir sürü olumsuz durumu yaşadığımız yer olmaktan öteye giden bir statüsü olmadı hayatımızda hiçbir zaman(5-1 lik Fenerbahçe maçı hariç).İşte o sene ,tribünler tarafınfan yukarıdaki beste söyleniyordu.Lig yarışından da koptuktan sonra gelecek seneye dair beklentiler Ali Sami Yen'e tekrardan dönmekten ibaretti.

En azından orada oynarken biliyorduk ki bir gün tekrar mabede,Ali Sami Yen'e geri döneceğiz.Ama bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki 2010-2011 sezonu bir veda anlamı taşıyor bizim için.Çocukluk aşkımızla ilk kez buluştuğumuz,en mutlu günlerimizi,üzüntülerimizi sevinçlerimizi yaşadığımız yere veda etmek zorundayız bu sene.Sevinçlerimizi artık daha farklı yerde,daha nezih, daha konforlu, daha zevk alacağımız bir yerde yaşayacağız belki ama biz Ali Sami Yen'i o haliyle sevdik... Anlatmaya başlasak anılarımızı biter mi acaba ? İlk gittiğim maç olan Adanaspor maçını mı(hani şu Arda'nın top toplayıcı olduğu) yoksa Lazio maçından hemen önceki maç olarak aklımda kalan Antalyaspor karşılaşmasını mı ? Crespo ile Peruzzi'yi yakında görme heyecanı ile gittiğim Lazio maçını mı ? Son dakikada yediğimiz golden sonra ilk kez o çocuk yaşıma rağmen koltuğu kırmaya çalıştığım Roma maçını mı ? Ya da ışıklandırmaları sayarken yediğimiz gol sonrası maçta olduğumu anladığım Barcelona maçını mı ? Hangisi ?

Çok şey söylenir Ali Sami Yen ile ilgili.Utanmasak sıkılmasak ağlarız belki de Sami Yen'e veda edeceğimizi düşündükçe. En iyisi şu beste ile sözlerimizi noktalayalım ;

Ali Sami Yen stadı;hayatımın tam ortası
Nice şampiyonlukların,zaferlerin mekanı
Her köşende bir anım var,hüzünler ve mutluluklar...
Gözümde yaş,kalbimde sızı.Zaman ayrılık zamanı...