22 Ocak 2013 Salı

Sneijder Sonrası Galatasaray



Gerçekten oldukça yorucu bir transfer nöbeti geçirdik. Her ne kadar daha önceden tecrübeli olsak da; söz konusu Sneijder olunca işler biraz daha farklılaştı. Sabırsızlık noktasında taraftarı kontrol edebilmek pek mümkün olmadı. Hala Sneijder'in bu yaşta Türkiye'ye ve en önemlisi Galatasaray'a gelmiş olmasına inanamamakla birlikte, böyle önemli bir transferin ikna edilmesinde taraftarın da kıyıdan köşeden bu işe dahli olduğunu düşünmeden edemiyorum.

İnsanlarda şöyle bir algı oluştu: ''Sol bek ve stoper mevkilerinde oyuncuya ihtiyacımız varken Sneijder'in alınması lüks.''

Bu düşünceye kesinlikle katılmıyorum. Galatasaray'ın sol bek ihtiyacı ne kadar elzemse, Sneijder gibi bir oyuncuya olan muhtaçlığı da o denli elzemdi. Galatasaray, oyun kitlendiği anda oyunu açma noktasında oldukça sıkıntı çeken bir ekip görünümü verdi bizlere. Yani, rakip yarı sahaya gelene kadar her şey yolunda ancak oraya gelindiği vakit herkesin eli ayağı birbirine dolaşıyor. Çünkü tam da orada sorumluluk alacak bir futbolcunun eksikliği takımı fazlasıyla etkiliyor. Bunu bütün ilk yarı boyunca Amrabat'tan yapmasını bekledik. Özellikle onun 1'e1 lerdeki başarısı Galatasaray'ı hücum anlamında oldukça rahatlatacaktı fakat Amrabat bu konuda sınıfta kaldı. Hakeza Hamit'in de belli sebeplerden dolayı hücumda ağırlığını koyamaması Galatasaray'ın skor üstünlüğünü ele alması gereken maçlarda oldukça zorlanmasına sebep oldu.

İşte bu sebepten, Sneijder transferi Galatasaray için tam bir nokta atışı diyebiliriz. Sneijder'i zaten anlatmaya gerek yok. Futbolu kıyısından köşesinden de olsa takip eden hemen herkes kendisinin nasıl bir futbolcu olduğunu bilir. Hollandalı oyuncu, Galatasaray'ın hücum hattında yaşamış olduğu sıkıntıların birçoğunu tek başına çözebilecek potansiyele sahip.

Peki Sneijder kadroya monte edilirken kadroda ne tarz bir yapısal değişiklik olacak? Sanıyorum hemen hemen tüm Galatasaraylıların kafasındaki en büyük sorun bu. Açıkçası ben de işin içerisinden pek fazla çıkabilmiş değilim ancak Galatasaray'ın oynaması muhtemel taktikler üzerinden birtakım değerlendirmelerde bulunacağım. Belki biraz olsun kafamızda bazı şeyler netleşir ve neyin olup neyin olamayacağını daha sağlıklı analiz edebiliriz.

A) 4-1-4-1

Geçen seneden aşina olduğumuz bir sistem ile başlayalım. Fatih Terim takımın başına yeniden geldiğinde oyuncularına oynatmaya çalıştığı sistem buydu. Hatta ligin belli bir bölümünde de bu sistemle oynamaya çalıştı. Ancak Beşiktaş maçından birkaç maç sonra Hoca bu sistemden vazgeçti ve bize şampiyonluğu getiren, hala da kullanmakta olduğumuz, 4-4-2 sistemine geçiş yaptı.

Hoca, rakamlara çok fazla takılmayın der. Sneijder'i  mevcut sistemde yerleştirebileceğimiz tek yer 4-4-2'nin solu. Ancak hepimiz biliyoruz ki kağıt üzerinde böyle gözükse de Hoca, Hollanda'lı futbolcuyu serbest olarak oynatacak. Bu durum, zaten sıkıntılı olan sol koridoru rakipler karşısında daha da tehlikeli hale getirebilir.

Peki Fatih Terim geçen sezonun başında deneyip başarısız olduğu 4-1-4-1 sistemine dönüş yapar mı? Bunun cevabını vermek de gerçekten güç. Ancak bu sistemin de opsiyonlardan biri olduğunu söylememiz gerekiyor. Burada da en büyük soru işareti şu: Galatasaray'ın şampiyonluğunda çok etkili olan çift forvetli anlayıştan Hoca vazgeçer mi? Bu soruya cevap olarak Fatih Terim'in bir sözünü alıntı yapmak istiyorum; ''çift forvetten tek forvete geçmemiz oyun felsefemizde hiçbir değişiklik yaratmaz.''

Bu  sisteme geçilmesi durumunda Galatasaray, hem merkezini güçlü tutmuş olacak, hem de hücumda çok yaratıcı bir takım haline bürünecek.

B) 4-3-1-2

Bu sistem son zamanlarda birçok kişi tarafından dile getirilen, Hoca'nın da Galatasaray'da deneyip başarılı olduğu bir sistem.

Ancak uygumala yönünde kanat oyuncularının oynama şansını neredeyse sıfıra indiriyor bu durum ve bizim elimizde kanat oyununa en yatkın isim olan Amrabat bu takımın en pahalı oyuncularından biri. Sanki bu sisteme geçilmekle birlikte kanat oyuncularını gözden çıkarmış gibi olacağız ve onları kullanma şansımız minimumda kalacak. Bu sisteme dair en büyük soru işareti işte bu.

Bu sistemin en büyük artısı ise; Galatasaray'ı hem merkezde çok güçlü bir takım haline getirecek olması hem de çift forvet ile oynama şansını bizlere sunması.  Bu sisteme geçildiği takdirde orta saha (büyük ihtimalle); Hamit - Selçuk - Melo önlerinde de Sneijder şeklinde olacak. Geçen sezon şampiyonluğu kazanmış olan 2011-2012 versiyon Galatasaray'ın en önemli özelliği merkezinin çok kuvvetli olmasıydı. Kanatlarda oynayan Emre ve Engin de kanat özelliklerinden ziyade merkezde oynama özellikleri çok daha ön planda olan oyunculardı ve bu Galatasaray'a büyük artı sağlamıştı. Sneijder sonrası bu sisteme geçilmesi durumunda ise ortaya UEFA Kupası'nı kazanan kadroyla büyük bir benzerlik çıkacak. O kadronun merkezinde Okan - Emre - Suat vardı, önlerinde de Hagi oynuyordu. Çift forvette ise Arif ve Hakan.

Hoca, Sneijder'in geleceğini varsayarak kafasında böyle bir sistem kurmuş olabilir. Ben hatırlamıyorum ancak Fiorentina dönemlerinde de Hoca'nın bu sistemi tercih ettiği söyleniyor. Bu da, Sneijder sonrası dönemde bu sisteme dönülebileceğinin en büyük kanıtı olarak bizlerin önünde duruyor.

Gördüğünüz gibi oldukça karmaşık ve içerisinde bolca gizem taşıyan bir süreç olacak Sneijder sonrası dönem. Eğer Fatih Terim, en doğru sistemi en kısa sürede bulabilirse çokça dile getirilen ''uyum sorunu'' aşılır ve işleyen çarka çok önemli bir dişli (Sneijder) en az hasarla eklenmiş olur. Diğer türlüsü ise oldukça spekülatif işlerin türemesine yol açar.

Ama tahminim o ki; Schalke ile oynayacağımız ilk maça kadar Fatih Terim en doğru ve en yararlı olacak sistemi belirleyip takıma uyarlayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder