21 Temmuz 2013 Pazar

Yeniden heyecanlanmak

Bizler Galatasaray'ı çok sevdik. Belki de hayatta en çok onu sevdik. Ailemiz gibi, canımızdan bir parça gibi.

Ben biraz şanslı bir insanım. Babam çok iyi bir Galatasaraylı, arkadaşları da hakeza öyle. Dolayısıyla Galatasaraylı bir ailenin Galatasaraylı bir oğlu olarak büyüdüm ve çocukluğum maçlarda geçti.

Lig maçından daha çok Şampiyonlar Ligi maçlarına gittim. Zaten Galatasaraylı iseniz Avrupa Kupası maçlarının önemi sizin için her şeyden farklıdır.

Babam iki kardeş ve bir tane ablası var. Amcam yok ancak babamın en yakın arkadaşı Ayhan Amca benim için aileden biri gibidir. Onu ve ailesini çok severim. Biz Ali Sami Yen'e maçlara giderken Eyüp'te oturan Ayhan Amca'yı da alır, Mecidiyeköy'de belirlediğimiz otoparka arabayı bırakır oradan da stada geçerdik. Bu yüzden birçok maçı beraber izledik ve beraber sevinip, beraber üzüldük. O dönemki çocuk aklımla Şampiyonlar Ligi maçlarına gitmek bana büyük keyif verirdi ve eğer Ayhan Amca bir maça gelmiyorsa o maçta, o maçtan aldığım tatta bir şeyler eksik olurdu. Bunu da babama her defasından söylerdim zaten.

Maçlardan dönüşte arabaya bindiğim an uyurdum ancak buna çok değinmeyeceğim.

Tabi Olimpiyat Stadı'ndaki maceradan sonra biz maçlara beraber gitmeyi bıraktık. Hatta beraberi geçtim, hiç gitmemeye başladık. Bunun takımın içine düştüğü durum ile alakası yoktu. Herhangi bir nedeni de yoktu aslında. Ben tabi o aralar babamı yine sıkıştırıyordum ancak yoğun olduğu için gidemeyeceğimizi söylüyordu. Bu esnada maçların hiçbirini kaçırmıyorduk (kendimi bildim bileli hazırlık maçlarını dahi kaçırmam). Önemli maçlarda Ayhan Amcalar bize gelir, maçları beraber izlerdik. Hala da izlemeye devam ediyoruz.

Nedendir bilmem, onlarla beraber izlemiş olduğum maçlarda daha bir güvende olur, daha bir galibiyete emin hissederim kendimi.

Babam, ben ve Ayhan Amca amiyane tabirle azılı birer Fatih Terim hayranıyız. Bize göre Galatasaray için dünyanın en iyi hocası o'dur ve o hayatta olduğu müddetçe Galatasaray'ı ondan başkası çalıştırmamalıdır.

Fatih Terim'i sevmek, Galatasaraylı olmak gibi bir miras adeta. 2004 yılında Olimpiyat Stadı'nda Hoca Galatasaray'a veda ederken stada gidip gözyaşı dökmüş insanlarız neticede. O bizim kalbimizin en güzel, en özel yerinde durur. Yüreğimizdeki en nadide parçalardan biridir. Ve netice ne olursa olsun onun değeri değişmez. Galatasaray'ın ete kemiğe bürünmüş hali derler onun için, hakikaten benim için de öyledir. Ben de kendisini babam gibi severim zaten. Ona her zaman inandım, inandık ve o hiçbir zaman bizi yanıltmadı.

Ne zamandır tribünlerden uzak olan babam ve Ayhan Amca bu sene aldıkları kararla kombine edindiler ve yeniden tribünlere geri dönüyorlar. Ben de daha önceden almış olduğum kombine ile onlara eşlik edeceğim.

Bu iki futbol kurdu, Fatih Terim aşığı ile yeniden Galatasaray için yollara düşmek, Galatasaray uğruna bir şeyler yapmak yeni sezon öncesinde beni yıldız transferi kadar heyecanlandıran bir durum. Fatih Terim, Galatasaray'ın başına geldiğinde nasıl heyecanlandıysam, aynı heyecan yine içimde hasıl oldu.

Futbol ve Galatasaray bize çok güzel insanlar ve çok güzel anılar kazandırdı. Çocukluk kahramanım olan Fatih Terim'i, çocukluk anılarımdaki başrolü oynayan babam ve Ayhan Amca'yla birlikte (artık tayfaya kardeşim de eklendi) yeniden statta izleyecek, destekleyecek olmak paha biçilemez bir duygu.

Hep birlikte, nice zaferlere. Hepimizin yürekten inandığı gibi; o en büyük kupa Fatih Terim'in ellerinde kalkacak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder