18 Ağustos 2012 Cumartesi

Galatasaray: 3-2 :Fenerbahçe




Galatasaray için çok değerli ve önemli bir maçtı. Fenerbahçe'nin stadında kupa kaldırarak kapatılan sezon, yine Fenerbahçe'yi alt edip, kupa kazanılarak açılabilirdi. Galatasaray, bu firsatı tepmedi.

Maçtan önce kafamdaki en büyük soru işareti (Fiorentina maçından sonra da yazdığım üzere) Galatasaray'ın fizik olarak henüz hazır olmayışıydı. Bunun dezavantajlarını yaşayabilir diye düşünürken, 10 kişi kalmasına rağmen rakibine karşı üstünlük kuran Galatasaray, bizleri yanılttı.

Fatih Terim, Fenerbahçe'nin Selçuk'u kilitleyeceğini düşünerek çok akıllı bir hamleye imza attı. Dany'ye daha fazla sorumluluk verdi.

Özellikle Fiorentina maçında da gördüğümüz üzere, Dany defanstan topla orta sahaya gelerek, bazı pozisyonlarda Selçuk'u da pas geçti, topu direkt Galatasaraylı hücum oyuncularıyla buluşturdu. Bunu zaman zaman uzun topla yaptı zaman zamansa yerden oynayarak. Esasında Lazio maçında Fatih Terim, Selçuk gibi topla oynama insiyatifini Emre Çolak'a vermişti. Hatta genç oyuncu defalarca orta saha merkeze gelip top almıştı fakat Fatih Terim istediği verimi alamamış olacak ki; bu görevi bu kez Dany'ye verdi.

Zaten beklendiği üzere Fenerbahçeli oyuncular Selçuk'a neredeyse iki kişiyle basarak, rahat top kullanmasını engellemeye çalıştılar. (Buna rağmen Selçuk'un maçta iki asist yapmış olması da ayrı bir yazı konusu tabi). Kısmen de olsa Seçuk'un rahat top yapmasını engellediler fakat bu kez Dany devreye girdi ve topla beraber orta sahaya kadar çıktı. Dany kesici özelliklerinin yanı sıra teknik bir oyuncu da olduğu için bu, Galatasaray adına avantaj oldu.

Selçuk ile Melo ikilisi yan yana oynadığında, Selçuk markaj altına girince devreye Melo giriyordu ve Galatasaray oyun kurma konusunda sıkıntı yaşamıyordu. Ancak Melo takıma geç katıldığı için, yokluğu Galatasaray adına büyük soru işaretiydi. Fatih Terim de bu soru işaretini, Dany hamlesiyle yok etti.

Bir diğer konu da, hepimizin tahmin ettiği üzere, Elmander - Umut ikilisinin rakip savunma üzerinde uygulayacakları presti.

Bekir zaten gereğinden fazla abartılan bir stoper, yanına bir de çok ağır ve hata yapmaya müsait Egemen eklenince; Fatih Terim bu fırsatı kaçırmadı ve 90 dakika durmadan pres yapabilen Elmander - Umur ikilisini rakibin üzerine saldı. Hatta, bu pres öyle etkili oldu ki; maçın başında Galatasaray Umut ile inanılmaz bir gol fırsatından da yararlanamadı.

Fenerbahçe'de ayakta kalabilen tek bir isim vardı o da Kuyt. Onun dışında tehlike arz edecek bir durum yoktu rakip ataklarda. Ancak Galatasaray girdiği çok kolay fırsatları amansızca kaçırınca, rakibin de haliyle direnci arttı ve klasik bir Fenerbahçe golü ile devreye girerken beraberlik geldi.

Bu gol ister istemez Fenerbahçe'nin ikinci yarıya moralli başlamasını sağlayacaktı. Zira kötü oynadıkları ve çok daha farklı kaybedecekleri bir ilk yarıyı beraberlikle kapatmışlardı. Buna bir de Engin'in akıl almaz sorumsuzluğu eklenince ibre birden Fenerbahçe'ye döndü.

Ancak Fenerbahçe futbol anlamında o kadar aciz bir durumdaydı ki; 10 kişi kalmış Galatasaray'a karşı oyuna hükmedemediler bile. Tam bu esnada hocanın Amrabat hamlesi geldi ve Galatasaray oyunu dengeye getirdi.

Fizik olarak yetersiz diye düşündüğümüz Galatasaray, iki tane resmi maç oynamış Fenerbahçe karşısında inanılmaz direnç gösterdi. Bu, sezon öncesi inanılmaz bir durumdu ve rakiplere de bir mesajdı.

Amrabat'ın oyuna girdikten sonra yaptıkları Galatasaray açısından çok önemliydi. Zira geçen seneden beri söylediğimiz gibi, Galatasaray hücumda yaratıcı oyuncu bakımından sıkıntı yaşıyor ve Amrabat da bu yüzden alındı. Onun takıma çabuk alışması ve bu denli etkili olması, Galatasaray'ı bir değil iki seviye yukarı çeker.

Selçuk ise orta sahadaki sorumluluğun tamamını üstlendiği bir maçta bile yaptıklarıyla büyüledi ve bir kez daha ne kadar değerli ve önemli bir oyuncu olduğunu gösterdi.

Melo da takıma katıldıktan sonra, Selçuk'un performansı bir kat daha yukarı çıkacaktır. Hamit'in de hazır hale gelmesi ve Amrabat'ın farkını hissetirmesi ile beraber Selçuk, hem daha çok rahatlayacak hem de daha çok katkı sağlayacaktır.

Beni asıl heyecanlandıran konu ise, Dany - Melo - Selçuk'nun aynı anda oynadığı takımın pas trafiğinin nasıl şekilleneceği.

Bahsettiğim üzere, Dany teknik özellikleri üst düzeyde olan bir oyuncu. Defanstan top çıkarma konusunda çok usta. Buna ek olarak, Galatasaray oyunu önde oynayan bir ekip ve savunması orta sahaya kadar çıkıyor. Rakiplerin Selçuk ile Melo'yu kitlemeye çalıştığı anlarda, atacağı paslar ile Galatasaray'ı ciddi şekilde rahatlatacaktır Kamerunlu oyuncu. Hatta ve hatta, Galatasaray oyunu rakip yarı sahaya yığdığında, atacağı ara paslar ile Galatasaraylı oyuncuların gol pozisyonuna girmesini bile sağlayabilir.

Bu yazdığımız burada dursun. Zamanı gelince tekrar hatırlar, bu konudan bahsederiz.

Galatasaray ise hep söylediğimiz gibi çok iyi yolda. Fenerbahçe maçı ise sezon içerisinde yaşanacakların bir fragmanı adeta. Çok daha güçlü, çok daha başarılı ve çok daha iyi oynayan bir Galatasaray göreceğiz sezon içerisinde. Bunun mesajını almak çok zor olmasa gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder