25 Ekim 2010 Pazartesi

Fenerbahçe Maçının Ardından: Daha Önce Neredeydiniz ?




Kadıköy'de bir geleneğe son verildi, onur mücadelesi yapıldı. Bunların hepsine eyvallah. Ancak,bazı şeyleri çok çabuk unutuyoruz. Fenerbahçe'yi Kadıköy'de ezdik diye gözlerimiz kör olmamalı. Daha 1-2 gün öncesine kadar,isterseniz Fenerbahçe'ye Kadıköy'de 10 tane atın,ama Rijkaard'ı yollamanın cezasını çekeceksiniz diye,ağız birliği yapılarak bazı futbolculara yüklenildi. Ancak derbiden sonra gördüğüm manzara beni hayal kırıklığına uğrattı. Sanki bu olaylar yaşanmamış gibi,herkes oynanan güzel futbolun sarhoşluğu içerisinde. Sergilenen mücadele tabiki çok iyi,tabiki çok önemli ama; zaten amaçta bu değil miydi ? Rijkaard'ı yolladık,ihalenin bize kalmaması için,mücadele etmemiz lazım. Bu düşünce,''Rijkaard'ı sabote etti'' denilen futbolcuların düşüncesiydi. Görüyorum ki başarılı oldu. Umarım taraftarımız bu sarhoşluktan çabuk uyanır ve 5-6 gün önce yaşananları unutmaz.

Biraz da maç

Fenerbahçeli futbolcular bütün hafta boyunca idmanda ''gol sevinci'' çalışmış ve akılları sıra Galatasaray'ı 'ti'ye almışlardı. Aslında erken öten horozun başına neler geldiğini onlar daha önceden biliyorlardı( Bkz: 2008 senesi Türkiye Kupası Çeyrek Final ilk maçı). Denizli'de kaçan şampiyonluktan nasıl ders çıkarılmamışsa,bu maçtanda zerre ders çıkarılmamıştı.

Fenerbahçeli dostlara, Dia'nın şovmen olduğunu ona çok fazla güvenilmemesi gerektiğini,genellikle boş alan futbolcusu olduğunu söylediğimizde,olumsuz tepkilerle karşılaşıyorduk. Halbuki maç öncesi Fenerbahçe'de tehlike yaratabilecek tek bir isim vardı. Mamadou Niang.

Galatasaray ise dersini iyi çalışmıştı. Hagi'nin motivasyon,Tugay'ın da taktiksel yönden takıma müdahele ettiği çok açıktı. Öyle ki, Galatasaray, Fenerbahçe'nin önce orta göbeğini,daha sonra da kanatlarını kapatmıştı. Özellikle Stoch'un oynadığı kanadı. Zira Stoch,Dia'dan daha efektif bir oyuncu. Skoru değiştirme ihtimali daha fazla olan bir ayak. Fenerbahçe'nin en önemli ismini yani Niang'ı ise; hırsı ve mücadele azmiyle Galatasaray taraftarının bir numaralı sevgilisi olan Lucas Neill savundu.

Bu kadar kilitlenen bir maçta Fenerbahçe adına skoru değiştirebilecek tek bir isim kalmıştı. O da Alex. Artık futbol hayatının son baharını yaşayan Brezilyalı ise,Galatasaray kalesinde tehlike yaratmaktan uzaktı. Hal böyle olunca,Fenerbahçe maç boyunca neredeyse hiç pozisyona giremedi.

Aksine; savunma yapacak,fark yememek için geldi denilen Galatasaray pozisyonları buldu. Galatasaray yıllardır yapmadığı bir şeyi yaptı ve maça çok iyi konsantre oldu. Özellikle Aykut Kocaman önderliğindeki Fenerbahçe,Galatasaray'ı yenmekten çok uzak bir Fenerbahçe'ydi. Ancak son 3 maçta kimle oynadığına bakılmaksızın medya tarafından abartılan Fenerbahçe; birden maçın tartışmasız favorisi haline gelmişti. Galatasaray ise Fenerbahçe'yi çok iyi analiz ederek,önce durdurdu daha sonra vurmayı denedi ama vuramadı. Çünkü maçın temposunun artması Fenerbahçe'nin işine gelecekti. Bu yüzden de hem Lucas Neill hem de Sabri,eğer boşta arkadaşları yoksa,yavaş hareketler sergileyerek,tempoyu olabildiğince düşürdüler. Misimovic ve Elano gibi iki yetenekli orta saha oyuncusuna sahip olan Hagi, Baros'un yokluğunda Pino gibi hızlı bir hücum oyuncusunu kullanmayı denedi. Bundaki temel amaç ise, bu iki yetenekli ismin atacağı ara paslarla Pino'yu gol pozisyonuna sokmaktı. Bunu da fazlasıyla başardı. Pino ise bu zamana kadar görmediğimiz bir özgüven ile Fenerbahçe savunmasına zor anlar yaşattı. Maçın hem başında hem de sonunda çok güzel fırsatlar yakaladı. Açılışı da,kapanışı da kendisi yapabilirdi ama olmadı.

Netice itibariyle Galatasaray için artık yeni bir sayfa açıldı. Daha mücadeleci,daha istekli belki daha az gol atan bir takım göreceğiz. Ama bu son söylediğimiz ''daha az gol atan takım'' tezini doğrulatmamız biraz zaman alabilir. Fenerbahçe maçının skoru bu tezi doğrulasa da,girilen pozisyon sayısı,Galatasaray'ın salt bir savunma takımı olduğunu reddediyor. Belli bir süre daha gözlemlememiz gerekiyor Galatasaray'ı. Şifrelerini tam olarak çözebilmemiz için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder