13 Aralık 2010 Pazartesi

16. Hafta İtibariyle Manzara-i Umumiye




Galatasaray’da varolan sorunlar aylardır devam ediyor. Bu sorunlar çözülmediği için de,her alınan yenilgiden sonra aynı şeyler söylenip duruyor. Aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp insanların önüne koymaya gerek yok. Bu yüzden haftalardır her maçtan sonra,bu kadar olumsuzluğa rağmen,Galatasaray’da gördüğümüz iyiye doğru hareketleri yorumluyoruz burada.

Geçen hafta bir yazı yazdım ‘’Hagi’ye Güvenmek’’ diye. Bu yazıyı Hagi çok iyi teknik adam olduğu için,Galatasaray’da şu ana kadar çok başarılı işler yapmaya çalıştığı için yazmadım. Ben bilmiyorum muyum Hagi’nin teknik direktör vasıflarının çok fazla olmadığını ya da futbolcuğu kadar iyi bir antrenörlüğü olmadığını ? Tabiî ki biliyorum,hatta tüm Galatasaraylılar da bunu biliyor. Benim Hagi’nin arkasında durma sebebim ya da takım çok kötü giderken Rijkaard’ın bir numaralı destekçisi olmamın tek bir nedeni var aslında. Galatasaray’da yapılacak olan tedavinin yanlış yere uygulanması.

Yahu düşünün,bir insanın boğazları şişmiş,sizin bu insana antibiyotik vermeniz gerekirken gidip geçiştirici bir ilaç veriyorsunuz ve bunu defalarca tekrarlıyorsunuz. Hastalığın tamamen geçmediğini göre göre bu yanlışa devam ediyorsunuz. Eee nereye kadar devam edecek bu yanlış?

Galatasaray 10 yılda 12.antrenörüyle çalışıyor arkadaşlar,uyumayın. Şu anki durumun tek sorumlusu Adnan Polat’ta değil, bu iş taa Özhan Canaydın döneminde başladı. Faruk Süren’den sonra başlayan mali olarak kötü yönetilme günümüze kadar geldi,ordaki açıklar kapatılamadığı için olan hep futbol takımlarına oldu. Buna rağmen Galatasaray’ın ‘’futbol’’ branşında rakiplerinden geriye düşmemesi büyük bir başarıdır.

Tam dedik ki Rijkaard başa geldi,yanlıştan dönüldü ama en büyük yanlış bu sene başında yapıldı. Gerekli yerlere yine tedavi programı uygulanmadı. Dejavu oldu yani.

Galatasaray ile ilgili son zamanlarda herkesin söylediği klişe bazı sözler var. Çok kariyerli yabancı futbolcular getiriyoruz ama hep başarısız oluyorlar. Olurlar ağabeycim. Eğer sen hala sorunun yabancı futbolcularda olduğunu düşünüp,yerlilere taviz verirsen, daha çok başarısız olurlar.

Fazla uzağa gitmeyelim. Lincoln,Meira gibi adamlar,Galatasaray’dan yaka paça yollandı. Neden ? Takıma uyum sağlayamadıkları için. Yahu senin yerli kaliten nedir ki,bu adamlar sende iş yapsın. Bir takımın iskeletini yerli oyuncular oluşturur. Farkı ise yabancı oyuncular yaratır. Senin yerli oyuncu iskeletin ne kadar iyi de bu oyunculardan fark yaratmasını istiyorsun ?

Bunlara bir de yerli-yabancı oyuncu ayrımı eklenince cümbüş kaçınılmaz oluyor. Sen önce yerli oyunculara taviz vereceksin,onların takımı yönetmesine engel olacaksın ki,yabancı oyuncular kendini güvende hissetsin.

Mesela bu sene kim eleştiriliyor,Lorik Cana. ağabeycim adamın etrafında oynayan adamlara bak. Mustafa Sarp,Ayhan. Yahu böyle bir ortamda Lorik Cana’dan nasıl fark yaratmasını beklersin ki ? Adam sorumluluk alsa,bu seferde top kaybı falan yapıyor;o zaman da ihale kendisine kalıyor.
Galatasaray’da 2000 yılındaki yabancı oyuncuların efsane olmasının sebeplerinden biri yerli oyuncuların olağanüstü yeteneklerle donatılmış olmasıydı.

Eğer senin takımında Arif,Okan,Emre,Suat,Hakan gibi adamlar varsa,Hagi,Popescu gibi adamlar bu takımda farkı yaratırlar. Misal hep konuşuyoruz ya arkadaş ortamlarında falan. Ulan Marcio gibi kalitesi çok yüksek olmayan adam bile o takımda işe yarıyordu diye. İşte onun da sebebi bu. Keza,Lucescu zamanında Perezlerin Fleurquinlerin başarılı olması da bundan bağımsız değildir aslında.

Bu gerçekler gün gibi ortadayken,Galatasaray hala tartışıyor Hagi şöyle yanlış antrenör,Rijkaard böyle hatalı antrenör.. Ne oldu Rijkaard’ı yaka paça takımdan gönderdiniz de ? Eğer Ankaragücü maçından sonra Galatasaray Yönetimi Rijkaard ile ilgili değilde,takımdaki yerli oyuncularla ilgili ciddi kararlar almış olsaydı,bugün Galatasaray emin olun daha iyi yerlerde olurdu. Belki Fenerbahçe’ye Kadıköy’de yine yenilirdi veya Beşiktaş gelip burada yine yenerdi Galatasaray’ı. Ama bu karar alınmış olsaydı, Galatasaray geleceğini kurtarırdı. Bir daha da böyle bir olay yaşamazdı.

Ben eminim ki sene sonunda Hagi’de gidecek takımdan. Yine yeni antrenör gelecek,yine yeni futbolcular bla bla bla. Ama Galatasaray’ın yıllardır anasını ağlatan yerli futbolcular takımda kalacak.

Fatih Terim’e ben çok kızdım Galatasaray’ın teklifini reddetti diye. Bugün inanın hak veriyorum Fatih Terim’e. Ne kadar zeki bir adam olduğunu bir kez daha kanıtladı bence. O da biliyordu Galatasaray’daki temel sorunu. Ama İmparator şunu da biliyordu ki yönetim bu hastalığı tedavi edemeyecek. Fatih Terim senden benden daha fazla Galatasaraylıdır. Böyle bir dönemde sırf Adnan Sezgin ismi yüzünden Galatasaray’ı reddedecek adam değil. Onun bir vizyonu var,hedefleri var. Bu hedefleri gerçekleştiremeyeceğini düşündüğü için Galatasaray’a gelmedi. İşin özü budur.

Yani sorun Hagi’nin teknik direktörlük kapasitesinde falan değil. Onlar en son bakılması gereken şeyler. Bu temizlik yapılır,Hagi yine hata yapar o zaman yolları ayırırsın. Dersin ki bak bu sefer hakikaten sorun teknik direktörde. Ama sen bilgisayarına giren virüsü temizlemeden anti virüs programlarını değiştiriyorsun. Bu yüzden de yıllardır aynı kısır döngünün etrafında dönüp duruyorsun. Bu sorunu çözmediğin sürece de bu kısır döngüyü kıramayacaksın.

3 yorum:

  1. Virüs-antivirüs programı benzetmesi çok iyi :) Keşke Hagi'de kabul etmeseydi ama onun t.direktörlük anlamında bu fırsatı geri çevirme şansı yoktu . Rijkard'dan sonra Hagi'ye de üzülmeyi bünyem kaldırır mı bilmiyorum.

    YanıtlaSil
  2. Benim de yazmayı düşündüğüm bir çok konuya değinmişsin ağzına sağlık Oğuzcan. Yerli Yerli Yerli hep dediğimiz şey. R10'u alsan pası Mustafa'ya verdiğind egeri alamama ihtimali yüksekse sorunu artık yanlış yerde aradığımızı anlamamız lazım

    YanıtlaSil
  3. Sühan abi,

    Yıllardır anlayamadık bu sorunun nereden kaynaklandığını,görünen o ki anlamamaya da devam edeceğiz.

    YanıtlaSil