16 Eylül 2012 Pazar

Medical Park Antalyaspor: 0-4 :Galatasaray



Genelin aksine, çok zorlanacağımızı düşünmediğim bir müsabakaydı Antalyaspor maçı. Daha önce de yazmıştım, transfer döneminin bitmiş olması Galatasaray'ın en büyük avantajıydı Antalyaspor maçı özelinde. Antalya maçı, bir serinin başlangıcı olacaktı ne kadar süreceğini henüz kestiremediğim. Ama daha da önemlisi, bu karşılaşma Manchester maçı öncesi iyi bir test sınavıydı Galatasaray için.

Hamit'in sakatlığını öğrenen hemen herkes Amrabat'ın sağ kanada geçeceğini düşünmüştür kuşkusuz. Hoca, ters köşe yaptı ve Aydın'ı koydu. Amrabat'ın oynayacağını tahmin ediyordum. Her ne kadar izleyememiş olsak da Genoa maçı ve hafta arası oynanan Kartal maçında Amrabat'ın bize verdiği mesaj ilk 11'de olacağı yönündeydi çünkü.

Amrabat, Galatasaray için çok değerli ve önemli bir oyuncu. Hücumda takımın tıkandığı anda güvenle topu atabileceği, birebirlerde etkili olabilen, adam eksiltme işini çok iyi yapabilen bir yapıya sahip. Bunları aslında hepimiz biliyoruz. Faslı oyuncunun transfer edilme nedeni de buydu zaten, hücumda yaratıcı oyuncu eksikliğini gidermek. Ki, Fatih Terim de maçtan sonra yaptığı açıklamada hücumda oluşan bu sıkıntıyı Amrabat, Aydın yeri geldiğinde de Umut ve Burak ile çözmeyi amaçladıklarını söyledi. Amrabat oruç tuttuğu için fizik olarak yetersizdi. Milli maç en çok ona yaradı. Antalyaspor karşısında da fark yaratan oyunculardan biri oldu.

Elmander'in golüne kadar çok kontrollü oynayan bir Galatasaray vardı sahada. Kalesinde pozisyon görmeyen fakat rakip kalede de çok fazla etkili olamayan... Çok da etkili oynamadan, oyuncularının bireysel yetenekleri sayesinde iki gol bulduğunu söylesek Galatasaray'ın, sanırım yanılmayız. Bu pasif futbolun temel sebeplerinden biri, Galatasaray'ın kontrollü oyunu tercih etmesiydi. Bir diğeri ise, rakip takımın Selçuk İnan'ı sıkı bir markaj altına almasıydı. Esasında bu çok uzun sürmeyecekti, biliyorduk. Çünkü Selçuk çok zeki bir oyuncu ve 90 dakika boyunca Antalyasporlu oyuncunun onu markaj altında tutması kolay değildi. Sıkıntı da aslında burada başladı. Selçuk'tan sonra Melo'ya da zaman zaman yakın markaj uyguladı Antalyasporlu oyuncular. Bu da, Galatasaray'ın orta sahada top yapmasını kısmen de olsa engelledi. Oysa ki Galatasaray'da orta saha oyuncuları top alamadığı zaman, orta saha kökenli kanat oyuncuları merkeze gelip top alıyor ve Galatasaray'ın oyun kurmasını sağlıyorlardı. Bunun en güzel örneği de aslında Emre Çolak ve Engin Baytar'dı. Fakat Galatasaray'ın bugün sahaya çıkan onbirinde bunu yapabilecek kanat oyuncuları yoktu. Aydın, zaman zaman orta sahaya gelip bu görevi üstlenmeye çalışsa da çok başarılı olamadı. Yazının ilerleyen bölümlerinde değineceğim Yekta'nın oyuna girmesiyle bu sorun kısmen de olsa ortadan kaktı ve Galatasaray orta sahasında top yapabilecek bir oyuncu daha oldu. Buna ek olarak, Selçuk ve Melo da adam markajında kurtulunca, orta sahanın üstünlüğü tamamen Galatasaray'a geçti. Zaten, Isaac'in gördüğü haklı kırmızı kart ile beraber Antalyaspor 10 kişi kalınca, maç ilk yarıda sona ermişti. Bu dakikadan itibaren kafalarda Manchester maçı başladı.

Elmander - Burak, zaten oyunun ilerleyen dakikalarında gerçekleşmesini beklediğimiz bir değişiklikti. Elmander'in sakatlığı, bu değişikliğin süresini biraz öne çekti. Asıl dikkat çekici değişiklik, Yekta - Aydın değişikliğiydi. Yekta'yı en son, geçen sezon sakatlandığı Kayseri maçında sağ açıkta izleme fırsatı bulmuştuk. Bu sezon, hazırlık maçlarında hoca kendisine orta sahanın göbeğinde şans vermişti. Fakat bu kez bir değişiklik yapıp, Yekta'yı sağ açığa koydu. Oyunda kaldığı süre boyunca fena işler yapmadı. Fizik olarak o da hazır duruma geliyor yavaş yavaş. Ancak kafa olarak da hazır olması lazım. Henüz o eşiği aşabilmiş değil. Biraz, Aydın'ın kazanılma aşamasındaki haline benzetiyorum ruh halini. Fakat daha iyiye gidecektir.

Maçta herkesin dikkat ettiği en önemli unsur, Galatasaray'ın defans kurgusuydu. Zira, dördüncü haftaya gelene kadar yenilen basit goller can sıkmıştı. Bu maçı gol yemeden tamamlamak, duran toplarda geçen haftalara oranla nispeten daha başarılı bir performans sergilemek memnuniyet vericiydi. Cris'in yeni transfer olmasına rağmen sırıtmadan oynaması bir artıydı. Umut'un attığı golün başlangıcında Semih Kaya'nın parmağı olduğunu es geçmek olmaz tabi. Her geçen biraz daha büyüyor genç oyuncu. Bu da ilerisi için bizlerin hem umutlanmasına hem de mutlu olmasına sebebiyet veriyor.

Muslera'nın hatalı degajları göz tırmalayıcıydı. Özellikle Manchester United karşılaşması öncesi test maçı olduğunu düşündüğüm bu maçta, daha güvenli hamleler beklerdim kendisinden. Geçen sezon olduğu gibi bu sezona da çok iyi başlayamadı. Zamanla düzelecektir fakat kısa vadede çok önemli bir Manchester United maçı olduğunu düşünürsek, Muslera'nın geçen sezonki formuna kavuşması için önünde dört günlük bir süre var. Zira Galatasaray, Manchester United deplasmanından puan ile ayrılmak istiyorsa, Muslera'nın yüzde yüzünü sahada vermesi lazım.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder