14 Ocak 2011 Cuma

Ali Sami Yen’e Veda,Türk Telekom Arena’ya Merhaba



‘’Galatasaray Türkiye’dir’’ diye bir sloganımız var,bilenler bilir.

Gerek Türk Futbolu’nun Batı’ya açılan penceresi olması bakımından;gerekse sayısı Türkiye sınırlarını aşan milyonlarca taraftarı sebebiyle,hakikaten ‘’Türkiye’dir Galatasaray’’.

Geçtiğimiz Salı günü,yıllarca tarih yazdığı,Avrupalılar tarafından cehennem adı verilen stadına veda etti Galatasaray.

Muş’taki,Van’daki,Ankara’daki,İstanbul’daki,İzmir’deki,Viyana’daki,Brüksel’deki, kısaca Dünyanın dört bir yanındaki taraftarıyla ‘’hoşçakal’’ dedi evine Galatasaray.

Salı günü Ali Sami Yen’de şeklen yaklaşık 30.000 kişi vardı,ancak ruhen;milyonlar ‘zorlu sevda’sıyla vedalaşıyordu.

Bilet bulabilen şanslı kişiler orada yerlerini almıştı. Bizde şükürler olsun ki,yerimizi alan şanslı kişilerdendik arkadaşlarımızla.

Saat 5,30-6 gibi stada girdik,11.30 da ayrıldık. Ali Sami Yen’de yaklaşık 6 saat geçirdim ama inanın bir 6 saati daha geçirmeye razıydım,öyle bir atmosfer vardı.

Eğer ki Eski Açık ve Yeni Açık(ben yeni açıktaydım) Kapalı’ya ayak uydurabilseydi,inanılmaz bir nostalji yaşanabilirdi Ali Sami Yen’de. Geçmişte söylenmiş,hafızalarda yer edinen hemen hemen bütün tezahüratları söylemeye çalıştı Kapalı Tribün.

Hagi’yi,Hakan Şükür’ü,Popescu’yu,Arif’i yeniden ve son kez Ali Sami Yen’de görmek çok güzeldi. Hagi 1 ay idman yapsa,kilo verse tekrar takır takır topunu oynar,bunu bir kez daha bize gösterdi 

Aslında kafamda maç kısmına değinmekte vardı ama Ali Sami Yen ve Aslantepe temalı bir yazıda bunu yapmak,konu başlığına ve Ali Sami Yen’e hakaret gibi olur,o yüzden maçı es geçiyorum.

Sanırım herkes için son nokta,Ali Kırca’nın okuduğu şiirdi. Ali Kırca o şiiri okurken,gözüm Ali Sami Yen’in tribünlerine son kez teker teker baktı. O tribünlerde yaşadıklarım aklıma geldi,orada yer alan binlerce kişi gibi benimde gözlerim doldu,boğazım düğümlendi.Ali Sami Yen ve veda kelimelerini yan yana getirmek benim için o an o kadar zordu ki…

Geri sayım yapacağız dendiğinde bir tarih gözlerini yumuyordu adeta. Benim içinde çok nostaljik bir maçtı. Yeni Açık Üst tribününde başlayan Ali Sami Yen maceram,yine Yeni Açık Üst’te bitiyordu.

Geri sayımdan sonra ise,sevdiğini kaybetmenin verdiği hüzünle,hastanedeki doktorlara saldıran insanların yaşadığı ruh haline benzer bir duygu hakim olmuştu Ali Sami Yen’e.

Stat koridorlarında Acil Çıkış yazısını sökenler,duvarı eşeleyenler,son kez Sami Yen’e ayak basmak için sahaya girmek isteyenler… Ne ararsanız vardı. Dışarı adım attığımızda ise artık geri dönüş yoktu. Ali Kırca üstad’ın deyişiyle:’’Çığlıklarımızı,hasretimizi ve gözyaşlarımızı Ali Sami Yen’in çimlerine bırakıp,gitme vakti gelmişti.’’.



15 Ocak Cumartesi günü ise,yeni bir tarihin başlangıcı olacak Galatasaray için. Adeta Saltanat’tan Cumhuriyet’e geçecek Galatasaray. Yeni bir stad,yeni bir heyecan,Ali Sami Yen’in vasiyetine sadık kalmak şartıyla yeni bir gelecek…
Yarın binlerce insan Galatasaray’ın parlak olacağını düşündüğüm geleceğine ilk adımı atmak için Aslantepe’de olacak.
Yeri gelecek sevinecek,yeri gelecek üzülecek Galatasaray yeni yuvasında. Her şeyden önemlisi,Ali Sami Yen’in bıraktığı mirası taşıyacak oraya. Onun üzerine bir şeyler inşa etmeye çalışacak. Hagi gibi,Tugay gibi en az bizler kadar Galatasaraylı insanların önderliğinde yapmaya çalışacak bunu. Bize düşen görev ise,onlara hak ettiğinden daha fazla destek vererek,onların yanında olmak.
Gündüz Kılıç’ın lafıyla bitireyim yazımı.
‘’ Kısacası Galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder