6 Ocak 2011 Perşembe

İlk Yarının Ardından:Fenerbahçe




Aslında Trabzonspor ile ilgili yaptığım değerlendirmenin hemen ardından gelecekti ilk yarıdaki Fenerbahçe’nin değerlendirmesi. Ama bizim kulüpte yaşanan sansasyonel olaylardan dolayı bir türlü fırsat bulamadım yazmaya.

Geride bıraktığımız ilk yarıda,biz patır patır dökülürken;ezeli rakibimiz Fenerbahçe’nin durumu nasıldı?

Öncelikle şunu söyleyeyim. Eğer Fenerbahçe bugün liderin 9 puan gerisinde,Türkiye Kupasında oynadığı 2 maç sonunda 0 puan ile son sırada,UEFA Avrupa Ligi’ne de ön elemede veda etmişse,bunun tek sorumlu Aykut Kocamandır.

Açalım.

Geçen seneye gidelim hep beraber. Cristian ile Andre Dos Santos’u Fenerbahçe’ye öneren kişi kimdi? Aykut Kocaman.

Daum geçen sezonun devre arasında sol beke oyuncu isterken,buna izin vermeyen kimdi?Aykut Kocaman

Bulunduğumuz transfer sezonu içerisinde,kadrosundan memnun olmayan ve özellikle de sol beke oyuncu isteyen kim? Yine Aykut Kocaman.

Hal böyleyken gidip de suçu başkana ya da futbolculara atmaya gerek yok. Bir de hakem meselesi var ki buna da çok kısaca değinelim. Hakemlerden yakınan Aykut Kocaman,ilk yarı itibariyle o yakındığı hakemler Galatasaray’ı kaç maçta doğramış bir ona baksın,sonra da gelsin Fenerbahçe’nin kaç maçta hakemler tarafından kollandığına ek olarak da kaç maçta hakemler tarafından cezalandırıldığına baksın… Eğer bugün Galatasaray’dan Rijkaard gitmiş,Galatasaray şampiyonluk potasından uzaklaşmışsa;yapılamayan transferler kadar hakem hatalarının da payı büyüktür. Böyle rezil bir ortamda biz hakemler hakkında konuşmazken,Aykut Kocaman’ın gelip hakemlerin arkasında sığınarak üste çıkmaya çalışması ayıptır.

Tekrar konuya dönelim.

Sene başında bir sistemi olduğunu,bunun içinde hızlı kanat adamlarına ve etkili bir forvete ihtiyacı olduğunu deklare etti Aykut Kocaman. Bu doğrultuda forvet hattına Niang gibi çok önemli bir golcü,kanatlara da Stoch gibi yetenekli,topla çok iyi dribling yapabilen ve (her ne kadar ben tutmasam da) kendisinin özellikle istediği bir adam olan Dia’yı takıma aldırdı. Buraya kadar her şey tamam. Yönetim üzerine düşen görevi yaptı,hocanın istediği adamlar alındı ancak;Aykut Kocaman üstüne düşen görevi yapmadı. Kafasında kurduğu oyun şablonunu takımının sahaya yansıtabilmesi için ihtiyacı olan şey kondisyondu. Aykut Kocaman’ın da teknik direktörlüğünü bu noktada devreye sokması gerekiyordu. (hem de önünde Rijkaard gibi bir örnek varken!) Kondisyonu sağlam olmayan bir takımla,inanılmaz efor sarfedilmesi gereken bir sistemi uygulamaya kalktı. Özellikle Türkiye gibi sert bir ligde Fenerbahçe’nin bu zafiyetle başarılı olma şansı sıfırdı. Ancak Aykut Kocaman bunu öngöremedi. İlk yarı bittiğinde Fenerbahçe’nin en çok eleştirilen yönü,60. dakikadan sonra takımın işlememesiydi. Bu yüzden de kendi sahasında oynadığı maçların ilk yarılarına fişek gibi giriyor,atabildiği kadar gol atıyor ikinci yarıda da oyunu rölantiye alıyordu. Ancak aynı başarıyı deplasmanda tekrarlayamayınca Fenerbahçe,puan kayıpları yaşamaya başladı ve şu an ligde bulunduğu konuma geldi.

Fenerbahçe çok kırılgan bir yapıya sahip. Bir de gerekli kondisyon yüklenmediği için sene başında,bir tek Emre’nin savaşmasıyla ayakta kalmaya çalışıyorlar. Her ne kadar şu aşamada iyi gibi görünen yabancı oyuncu topluluğuna sahip olsa da Fenerbahçe,eksik yönleri çok fazla. Özellikle Türk rotasyonunda. Mesela Emre çıkıyor oyundan,yerine giren adam Selçuk Şahin. Eğer başarıya ulaşmak istiyorsan(özellikle Avrupa’da) yerli oyuncu kaliten yüksek olacak. Yerli oyuncuların ne kadar kaliteliyse,başarılı olma ihtimalinde o denli artar. Çünkü yerli oyuncuların kalitesi,yabancı oyuncuların sahaya yansıttıkları performansı da doğrudan etkiler.

İlk yarıda Fenerbahçe’nin başını ağrıtan bir diğer önemli konu defans hattıydı. Ben özellikle orta göbeği değerlendireceğim. Son 1-2 senedir Fenerbahçe’de en çok eleştirilen adam Bilica. Fazlaca hata yaptığı görüşünde Fenerbahçeliler-ki son derece haklılar- ancak unuttukları ya da atladıkları önemli bir nokta var. Bilica Fenerbahçe’de oynayacak bir oyuncu değil,kabulüm fakat Bilica ne kadar hatalıysa yenen gollerde;Lugano’da en az o denli hatalı.

Fenerbahçe-Paok maçından sonra sağlam Fenerbahçeli diye nitelendirebileceğimiz arkadaşlarımdan biriyle konuştum. Aynı anda Karpaty-Galatasaray maçı olduğu için Fenerbahçe’nin maçını izleyememiştim. Son durum nedir dedim. Lugano bir pozisyonda çok ağır kaldı,hiç olmayacak bir gol yedik dedi. Eve geldim pozisyonu izledim,golü atan adam neredeyse orta sahadan alıyor topu ve direkt kaleye gidiyor. Lugano adama müdahale dahi edemiyor. 2-3 sene önceki Lugano olsa,o pozisyonu o adama yar eder miydi? Hepimiz biliyoruz ki etmezdi.

Bir futbolcu 2 maçta bir ince ince hata yapmaya başlamışsa,o futbolcunun o kulüpteki miyadı dolmuş demektir. Fenerbahçe’nin Lugano’nun yaptığı hatalara dikkat etmesi lazım. Bilica suçsuz demiyorum ama tüm suçu Bilica’nın üzerine yıkmakta biraz insafsızlık olur.

Peki ikinci yarı Fenerbahçe ne yapar?

Açık söyleyeyim şampiyon olacağını düşünmüyorum. Hatta biraz daha ileri gidip,ikinci yarının ilk haftasındaki Antalya maçında puan kaybedebileceklerini düşünüyorum. Her ne kadar Aykut Kocaman ve Aziz Yıldırım hakemleri etkilemeye yönelik açıklamalar yapsada. İkinci haftada oynayacakları Trabzonspor maçını bir şekilde kazanacaklardır. Zaten başka şansları da yok. İlk hafta Antalya’ya kaybetseler dahi,bu maç onlar açısından çok önemli. Hakemler ve Trabzonspor üzerinde ciddi bir baskısı olacaktır Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışından kopana kadar(ki bence koptular). Ayrıca devre arası yaptıkları sert çıkış ile Trabzonspor camiasını da ciddi şekilde strese soktuklarını hep birlikte gözlemleyebiliyoruz sanırım.

3 yorum:

  1. Bir çok doğru tespit barındıran, realist, güzel bir inceleme. Çat çat söylenmeyenleri söylemişsin, Fenerliler söyleyemiyor bunları :D Eline sağlık.

    Yerli oyuncu konusunda, zaten başka bir yazı, hatta yazılar lazım. Çünkü Fenerbahçe'yi geçtim, futbolumuzun en büyük sorunu.

    Zaten altyapıdan artık öyle büyük oyuncular çıkmıyor, ya da çıkmaları için fırsat verilmiyor. Üstüne Anadolu'da şans bulup, büyük kulüplere transfer olan oyuncular da ilerleme göstermeyip, hatta geri gidiyorlar. Bu son derece umut kırıcı.

    Mesela Hamit'le kıyasladığımız Ertuğrul Sağlam dönemindeki Topuz nerde? İstanbulspor'da uzaktan şutları, araya pasları, dikine oyunuyla Konfederasyon Kupası kadrosunda yer bulan Selçuk nerde? Brezilya U17 maçında Brezilyalılardan daha fazla sambacı duran Caner Erkin nerde? Kocaelispor'da forvet arkası oynayıp Ersun Yanal'ın Gençler'e transfer ettiği komple solak Uğur Boral nerde?

    Örnekler sayısız.

    En iyisi galiba gurbetçilere yönelmek. En azından yetenek olmasa da, eğitimliler. Belki bu yolla yerli futbolcu rotasyonunda bir kalite artışı sağlanabilir, tüm takımlar için söylüyorum.

    YanıtlaSil
  2. Hakem mevzusuna gelince, bizim leyhimize olan en büyük hata hakemlerin Emre Belözoğlu'una karşı tutumu. Muhakkak başka maçlarda hatalar olmuştur, olacaktır, ona lafımız yok. (Emre'ye yapılana karşıyım, yapılmamalı)

    Ama, gerçekten de, Trabzonspor'un son haftalarda aldığı penaltılar tartışıldı. Bunlara tartışılsın demek, bir gerçeği işaret etmektir. Ağlamak değil.

    Hadi Fenerbahçe'yi hakemler kolluyor, tamam diyelim. Yahu, biz değil miyiz 28 senedir Türkiye Kupası'nı alamayan? Hakemleri finale kadar bağlayıp, ondan sonra tamam eyvallah falan mı diyoruz ?

    2 kere son maçta kaybedilen şampiyonluklar var mesela. 33 maçta bir şekilde, hakemlerle beraber götürmüş takımın kafası son hafta hakem kandırmaya basmıyor mu yani ? Komik.

    Fenerbahçe şampiyon olabilir mi ? Aykut Kocaman, şu 1 aya yakın sürede takımın eksiklerini (mental) çözer, büyük maçlara hem fizik hem de motivasyonal anlamda hazırlayabilirse ekibi, şampiyon oluruz. Ligin ilk yarısından sonra tek değişen Palamut Forma'nın gelmesi olursa, şampiyonluk hayal. Sonuçta, Fenerbahçe, 8 puan geriden gelip (11 de olabilir, hatırlamıyorum) şampiyon oldu. Bir kere daha olmaz mı ?

    İlk 2 maçı kazanmamız çok önemli. Bursa, önce Konya (rahat geçerler), sonra Galatasaray'la oynayacak. GS maçında puan kaybedebilirler. Trabzonsa önce MKE, sonra bizimle oynayacak. O maçlar bittikten sonra şu tablo olabilir:

    1-) Trabzonspor 45
    2-) Bursaspor 41
    3-) Fenerbahçe 39

    Bu dediklerim gerçekleşirse eğer, o zaman şampiyonluğa inanırım. Ama ilk 2 haftayı kayıtsız atlatmamız '' ŞART ''

    YanıtlaSil
  3. @joyous

    ''En azından yetenek olmasa da, eğitimliler'' cümlesini kurarak,bizim yerli futbolcularımızdaki temel soruna temas etmişsin. İyide yapmışsın aslında.

    Tek bir örnek vereceğim.

    Ali Turan,27 yaşında,Kayserispor gibi bir takımda kaptanlık yapmış ve gösterdiği performans ile Galatasaray gibi bir takımda oynamaya hak kazanmış bir futbolcu. Ancak gel gör ki,bu yaşa gelmiş bir adam,temel futbol bilgisi sağlam olmadığından dolayı müdahale etmemesi gereken bir noktada rakibine müdahale edip,takımına zarar verebiliyor.(Holosko'ya yaptığı penaltıdan bahsediyorum). 27 yaşına gelmiş bir futbolcunun bu tarz basit hataları yapma lüksü yok.

    Seninde dediğin gibi eğitim çok ama çok önemli. Bu yüzdendir ki gurbetçi oyuncular büyük ilgi görüyor bizim memleketimizde. Adamların temeli sağlam ve bu tarz basit hataların yapılmayacağını 17-18 yaşında öğrenmişler çünkü.

    Ayrıca ''adsız'' arkadaşım. Geçen seneden örnekler vermişsin ancak ben geçen seneden değil,bu seneden bahsediyorum. Geçen seneye dair bir şeyler söylemiş olsam,serzenişinde haklı olabilirdin. Bu konuda tartışabilirdik. Bu seneye gelirsek; ben Aziz Yıldırım hakemleri bağlamış demedim farkındaysan. Hakemler Trabzonspor lehine hata yapıyorlar evet ama Fenerbahçe lehine de zaman zaman Galatasaray lehine de hata yapmışlıkları var.

    Hal böyleyken,gidip hakemler hakkında açıklama yaparak,hakemleri baskı altına alma isteği neden?

    YanıtlaSil