20 Ocak 2011 Perşembe

Medical Park Antalyaspor:0-0:Galatasaray



Uzun bir süre sonra futbol konuşabilmek güzel.

Galatasaray’ın bu sene kupayı alması bir zorunluluk hali aldı. Kupada varolan takımlara baktığımız vakit ,şansının bir hayli yüksek olduğunu görüyoruz Galatasaray’ın.

Antalyaspor maçı öncesi bir beraberlik yetiyordu Galatasaray’a. Olası bir mağlubiyette Antalyaspor ile averaj hesabına kalıp,sıkıntıya düşebilirdi. Kendi işini kendi bitirdi Galatasaray. Bir puanı alıp,çeyrek finale yükseldi.

Peki Galatasaray nasıl futbol oynadı?

En kritik soru bu aslında. Rijkaard sonrası dönemde,Galatasaray’ın oyun şablonunda bir değişiklik olduğunu söylemek güç. Zaman zaman,bazı maçlara özel olarak sistem değişikliği yaptı Hagi ama hepsi bu kadar.

Devre arasından sonra Galatasaray’da gözle görülen en önemli değişiklik,fizik güç. Artık çok daha sert bir takım Galatasaray. Kondisyonu daha fazla olan,daha fazla mücadele eden,zaman zaman da olsa ileride basabilen bir takım.

Özellikle Ajax ve Antalyaspor maçlarında Galatasaray’ın sonuç alamamasının temel nedeni,golcü eksikliği. Elinde Baros gibi muazzam bir golcü var fakat bu isimden yararlanamıyor Galatasaray.

Taktik analize geçip,orada bahsedelim bundan.

Galatasaray,Hagi’nin gelişiyle birlikte sistem olarak 4-3-3 ü kullanmaya devam ediyor. Özellikle son oynanan 2 maçta ve ligin ilk yarısındaki Kasımpaşa maçında,bu çok net bir biçimde görüldü.

Defansı geçip,orta sahaya gelirsek; 3 lü bir orta sahaya sahip olduğunu göreceğiz Galatasaray’ın. Defansif özellikleri fazla olan gerçek bir ön libero,bir sağ iç ve bir sol iç oyuncusuyla oynuyor Galatasaray.

Ligin ilk yarısında bu sistemin tutması hayalcilik olurdu. Zira Galatasaray’ın eldeki oyuncu kadrosu buna imkan tanımıyordu. Çünkü bu sistemin işleyebilmesi için,sol iç ve sağ iç diye adlandırdığımız mevkilerde oynayan oyuncuların,oyunun 2 yönünü de çok iyi oynaması gerekiyor(bilhassa hücum yönünü). Hagi’de bunun farkında olacak ki,öncelikli olarak Culio gibi oyunu hakikaten çift yönlü oynayabilen,mücadeleci ve sert bir oyuncuyu takıma kazandırıp,sol içe monte etti. Ön libero mevkisinde oynayabilecek,defansif özellikleri kuvvetli olan bir oyuncu takımda zaten mevcut,Lorik Cana. Arnavut oyuncunun stoper oynamasının tek nedeni,Neill’ın Avustralya Milli Takımı’nda olması. Neill’ın gelmesiyle Cana’yı ön libero’da göreceğiz. (Ha Lorik Cana stoperde oynasın,onada eyvallah derim.)

Resme baktığımız zaman,eksik olan parçanın(orta saha özelinde söylüyorum) ‘’sağ iç’’ olduğunu görüyoruz. Bugün gelen bilgiler de,o bölge için Yekta’nın transfer edildiği. Transfer resmileştikten sonra detaylı olarak konuşuruz bunu. Kısaca değinmek gerekirse,Galatasaray için elzem bir oyuncuydu Yekta.
Hücum hattı ise sıkıntılı Galatasaray’da. Kanatlara değinmeden,forvet eksikliğine değinmek lazım. Eğer ki Baros sakatlanmamış olsaydı,Galatasaray bugün çok farklı yerlerde olurdu. Bu bir gerçek. Devre arasında henüz o bölgeye transfer yapılmadığı için,Galatasaray skor üretmekte zorlanıyor. Sert bir takım olduğu için savunmayı iyi yapıyor ama golcüsü eksik olduğu için gol atamıyor. Bu yüzden de hem Ajax hem de Antalyaspor maçlarında gol bulamadı Sarı-Kırmızılı takım.

Bu bilgiler ışığında Antalyaspor maçını değerlendirmek daha doğru olacaktır. Kazım(futbol olarak bakarsak) güzel bir alternatif oldu. Sağ açık ve forvet oynayabilmesi takıma kısa vadede büyük rahatlık getiriyor. Ancak Kazım salt bir forvet olmadığı için,gol yüzdesi düşük. Golü koklayan bir isim değil,bu yüzden de 2 maçta 2 gol yapmasına rağmen,zorluk derecesi biraz yüksek olan maçlarda,gol yollarında etkili olamadı. Tüm bunlara Pino’nun sakatlığı da eklenince,Galatasaray Antalyaspor maçında hücumda etkili olamadı.

Orta saha elemanlarının da skoru üstlenecek oyuncular olmaması,Galatasaray’ı zor durumda bıraktı. Galatasaray şanslıydı,çünkü beraberlik yetiyordu. Galibiyet almak zorunda olsaydı,işi çok daha zor olurdu

Galatasaray’ın Antalya maçı kadrosuna bakarsanız,hücumda skor yükünü üstlenebilecek tek adamın Arda olduğunu görürsünüz. Arda’da sakatlıktan yeni çıktı ve formunu yeni yeni buluyor. O da etkisiz kalınca,Galatasaray hücumsal anlamda büyük bir yara alıyor.

İşte tam da burada,orta saha adamlarının devreye girmesi lazım. Ancak söylediğimiz gibi,Galatasaray’ın sahip olduğu orta saha havuzu,gol yüzdesi yüksek oyunculardan oluşmuyor. Haliyle insanlar Galatasaray’ın bir ‘’savunma takımı’’ olduğu öngörüsünde bulunuyor. Bu gerçekte doğru bir tesbit olmamakla birlikte,şeklen doğruymuş gibi gözüküyor. Ligin ikinci yarısında,bu öngörü de ters dönecektir.

Ufuk’un son iki maçtır yükselen bir formu var ancak ilk yarıda takımı adına yaptığı hatalar göz önüne alınınca,bir güvensizlik durumu söz konusu oluyor. Bu da Galatasaray’ı kaleci transferi yapmaya itiyor.

Serkan Kurtuluş maalesef alternatif olabilecek bir oyuncu. Direkt 11 de oynaması zor. Bunu görev aldığı maçlarda gösterdi. Sabri’yi oraya monte etmekte fayda var. Bunu gördüğü kırmızı karttan ötürü de söylemiyorum.

Transferlerin yapıldığı şu dönemi en az hasarla atlatmamız gerekiyordu,bu şekilde bakmak lazım Antalyaspor maçına. Galatasaray’da bir kazaya mahal vermeden geride bıraktı bu maçı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder