27 Eylül 2010 Pazartesi

İBB Maçının Ardından : Bir Sağlam Adım Daha



Mourinho kendi takımıyla ilgili İspanya medyasına açıklama yapmıştı,''Kimliğimizi arayan bir takımız'' diye. Mourinho belki de bilmeden,Galatasaray'ı açıklamamızda yardımcı olacak bir açıklama yapmış.

Galatasaray da, geçen seneki görüntüsünü birazcık değiştirip(ya da modifiye edip) yeni bir görüntüye kavuşma derdinde. Mourinho'nun açıklamasından devam edersek,Galatasaray kimliğini bulmak üzere ancak biraz daha zamana ihtiyacı var. Herşeyin yerli yerine oturabilmesi adına.

Rijkaard'ın bugün sahaya sürdüğü 11,ideale yakın bir 11 di. Fizik olarak yetersiz Misimovic'in ve sakatlığı bulunan Arda'nın,tam performanslarını sahaya yansıtmalarıyla beraber,bizde yeni kimliğine kavuşmuş Galatasaray'ı izleme fırsatı bulacağız. Yeni Galatasaray hepimizi heyecanlandıracak cinsten. Rijkaard'ın pasa dayalı futbolu ile,zamanında Kalli'nin, Fatih Terim'in oynattığı hücum (ya da başka deyişle kaos) futbolunun karışımı bir oyun anlayışı,Galatasaraylıları bekliyor olacak.

Galatasaray'ın yeni oyun tarzında bir çok kilit nokta var,ancak bu kilit noktaların başında,her zaman olduğu gibi,orta saha geliyor. Sezon başından geldiğimiz haftaya kadar geçen süreye bakarsak,Galatasaray sıkıcı,skora yönelik bir futbol oynuyordu ya da oynamak zorundaydı. Bu dönemde Galatasaray'ın orta sahasında Ayhan ve Mustafa Sarp görev alıyordu. Ancak bugünkü maçta farklı bir orta saha ikilisi sahaya sürdü Frank Rijkaard. Aslında olması gerekeni ,ancak bir çok nedenden dolayı gerçekleştiremediği düşüncesini gerçekleştirdi. Lorik Cana-Ayhan ikilisi ,Rijkaard'ın kafasında kurguladığı kadroda, orta sahada yer alan iki oyuncu. Bu ikili kombinasyonda da önemli olan isim Lorik Cana. Onun takıma katılması,duran çarkın işlemesini sağlıyor. Haftalardır günah keçisi ilan ettiğimiz Ayhan,Lorik Cana'nın takıma katılmasıyla birlikte,belki de son senelerde görmediğimiz kadar güzel bir performans sergiledi. Ayhan'ın bu performansı,Lorik Cana'nın güzel oyunuyla birleşince,Galatasaray'ın kalbi olan orta saha,takımın geneline olumlu yönde etki yaptı. İstanbul Büyükşehir'in de açık oyunu tercihi etmesi,kapalı takımlara karşı fazla varlık gösteremeyen Pino için bulunmaz nimetti. Pino'nun da etkili oyunuyla,arzuladığı oyunu ilk yarıda,fazlasıyla oynama fırsatı buldu Rijkaard'ın öğrencileri. Tabi ilk yarıda maçın gidişatını etkileyecek,bence çok önemli bir olay gerçekleşti. Lorik Cana bu bölümde gereksiz bir pozisyonda sarı kart gördü. Lorik Cana gibi Galatasaray'ın agresif bir orta alana sahip olmasını sağlayan,sert bir oyuncunun bu kadar erken kart görmesi,takımı ,3-0 dan sonra dahi olumsuz etkileyecek bir gelişme. Öyle ki,bu olaydan sonra,daha pasif bir Galatasaray izledik. İkinci yarıda bunu sezinleyen Rijkaard,oyuncu değişikliğine giderek Lorik Cana'yı kenara aldı. Ancak Rijkaard'ın en büyük hatası,Milan Baros'u oyunda tutmasıydı. Cuma günü Karabük gibi sert bir deplasmana çıkacak olan Galatasaray'da,Baros olmazsa olmazlardan. Henüz tam olarak hazır olmadığını ve maçın da 3-0 olduğunu hesaba katarsak,''oyundan çıkması gereken öncelikli futbolcuydu''öngörüsünde bulunmamız yanlış olmaz.

Fazla gol yediği için eleştirilen Galatasaray, son 4 haftada sadece 2 gol gördü kalesinde. Galatasaray bir şekilde sonuç alıyor,ancak bunu yaparken savunma disiplinini de elden bırakmıyor. Her geçen hafta rakiplerine daha az pozisyon veriyor. Rakipler genelde duran toplardan tehlike yaratıyor. Bu durum da Galatasaray'ın kazanmak üzere olduğu ''yeni kimlik'' ile alakalı.

Gün geçtikçe;seyretmesi daha keyifli,taraftarını mutlu eden bir Galatasaray göreceğimizden emin olabilirsiniz. Çünkü Frank Rijkaard ve ekibi,işini bu kez şansa bırakmıyor...

Edit: Bu arada bir ekleme yapayım. Baros'un bugün yaptığı hat-trick'e ingilizler ''Perfect Hat-trick'' diyorlarmış.
''Neden böyle diyorlar?''ın cevabı da aşağıda ;

''Bir oyuncu 3 gol atıyor ve bunlardan biri sol ayak,diğeri sağ ayak sonuncusu da kafaylaysa buna İngilizler Perfect Hat-trick derler.''

2 yorum:

  1. Lig başladığından beri ilk defa bu kadar güzel oynadığımızı hatırlıyorum Avrupa maçlarıda dahil. Defansta Servet, Neil, İnsua, Serkan muhteşemlerdi onların hemen önünde Cana her topa basıyor koşuyor mücadele ediyor. Pino biraz daha takıma alışması lazım aynı Misimoviçle birlikte. Baros eski kimliğine dönüyor birde sakatlanmasaydı çok iyi olurdu, birde bu takıma Arda, iyi bir Elano katıldığında tadından yenmez :)

    YanıtlaSil
  2. Tolga,

    Elano şu aşamada Misimovic'in yedeği olabilir gibi gözüküyor. İlk 11 için şansı olduğunu pek düşünmüyorum.

    YanıtlaSil